Çalışma Ortamınızı Etkileyen 10 Psikososyal Risk Etkeni

Çalışma Ortamınızı Etkileyen 10 Psikososyal Risk Etkeni

08.10.2018

Uluslararası Çalışma Örgütü, psikososyal tehlikeleri iş doyumu ve yönetiminde, çevresel koşullar ile işçilerin uzmanlığı ve gereksinimleri arasındaki etkileşim olarak tanımlar. Bu etkileşimler, işçinin sağlığı için tehlike oluşturur.

Levi (1984), iş sağlığını etkileyen psikososyal özellikleri 4 başlıkta toplar;

1.      Nicel Yük

2.      Nitel Yük

3.      İş üzerinde denetim eksikliği

4.      Sosyal destek eksikliği

Fakat Levi’nin bu 4 başlığı tek başına yeterli değildir. Psikososyal Risk Yönetimi Mükemmellik Modeli (PRIMA-EF) Konsorsiyumu, İngiltere Nottingham Üniversitesi koordinatörlüğünde, Avrupa’nın belli başlı ülkelerindeki iş sağlığı ve güvenliği merkezleriyle ortak bir program hazırlamıştır. Psikososyal riskleri önlemeye yönelik hazırlanan programda ise iş kaynaklı psikososyal riskler 10 temel başlıkta toplanmıştır.

1-İşin Mahiyeti: İş içeriğinin dar, hüner düzeyinin düşük ve ekip çalışmasının yetersiz olduğu iş yerlerinde görülür. Burada çalışanlar arasında yalnızlık, yabancılaşma ve aşırı stres gibi duygu ve davranışlar baş gösterir. İşyerindeki monotonluk aynı zamanda çalışanlar üzerinde umutsuzluk, gerilim veya saldırganlık gibi psikolojik davranış bozuklukları yaratır.

2- İş Yükü ve İş Temposu: Çalışanın, işin gerektirdiği bilgiye, yeteneğe veya kişisel özelliklere tam anlamıyla sahip olamadığı durumlarda görülür. Burada aşırı iş yükü ve yetersiz iş yükü kavramları öne çıkar. Her ikisi de çalışanın sağlığını ve performansını olumsuz yönde etkiler ve strese yol açar. Ayrıca, strese ve telaşa kapılan işçilerin, yaralanma ve kazalara maruz kalma olasılıkları ciddi oranda artış gösterir.

3-İş Programları: Araştırmalar, insan fizyolojisine en uygun çalışma süresinin günlük azami 7.5, haftalık ise 45 saat olduğunu söylüyor. Çalışanların sosyal ve kültürel ihtiyaçları göz önüne alınmadan fazla mesai yaptırılması sonucu, iş yerindeki verim ile çalışma saatleri arasındaki denge bozulur ve çalışanlarda aşırı yorgunluk ile birlikte stres durumu ortaya çıkar. Bunun sonucunda, iş kazaları gibi olumsuz durumların yaşanabileceği gibi, devamlı olarak gece vardiyasında çalışan işçilerde bağışıklığın düşmesi sonucu, soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklar daha fazla görülür.

4- Denetim ve Kontrol: İş yerindeki iletişim yetersizliği önemli bir stres kaynağıdır. Stresi önleyen en önemli mekanizmalardan biri ise işçinin, kararlara katılımının sağlanması ile birlikte bilgi akışıdır. Çalışanların kararlara katılımı durumunda iş tatminleri ve özgüvenleri artar, mesleklerinde ciddi oranda ilerleme kaydederler.

5- İş Ekipmanları ve Çevre: İş yerinde kullanılan ekipmanlar, işçilerin ihtiyaçlarına göre tasarlanmalıdır. Aynı zamanda çalışılan ortamın güneş alıp almaması, havalandırma ve nem gibi özelliklerin uygun koşullarda olması ile iş yerinde doğabilecek kazalara karşı bütün güvenlik önlemlerinin alınmış olması, işçileri daha rahat bir ortamda, güvenle çalışmaya sevk eder ve iş kazaları azalmış olur.

6- Kişilerarası İlişkiler: Kişilerarası ilişkiler, iş yerindeki bireysel ve örgütsel sağlık açısından önemlidir. Burada belirleyici 3 temel düzey vardır: Üstlerle, Astlarla ve Aynı Statüdekilerle İlişkiler. Üstü tarafından takdir edilmeyen, astlarından ve aynı statüdeki çalışanlardan beklediği ilişki tiplerini bulamayan çalışanlar için, iş ortamı çekilmez bir yer olacaktır. Bu da kişiyi strese sürükler. Tüm bunların yanı sıra, Sutherland ve Cooper otoriter yönetim biçimine değinir. Onlara göre, “liderlik stili” önemli bir stres kaynağıdır. Otoriter yönetim biçiminin hakim olduğu çalışma ortamlarında korku, gerilim ve endişe üst seviyededir. Sürekli baskı altında hisseden işçi, yoğun stres yaşar ve verim kaybına uğrar.

7- İş Yerindeki Roller: 4 temel düzeyde açıklanır.

-          Rol Belirsizliği: Amaç, beklenti ve sorumluluklardaki belirsizlikler, çalışanda iş doyumunu ve öz güveni azaltırken, işe bağlı gerilimi ve işten ayrılma eğilimini artırır.

-          Rol Çatışması: İşçiden değerleri, teknik bilgi ve yetenekleriyle çatışan bir rol istendiğinde ortaya çıkan durumdur. Çalışanda yoğun strese bağlı, kalp ve damar hastalıklarının yanı sıra, ülser gibi mide hastalıklarına da yol açar.

-          Rol Yetersizliği: İşçinin genel yetenek ve almış olduğu eğitimden yararlanılmadığı durumlarında ortaya çıkar. Çalışanda yoğun stres ve gerilim ile birlikte, iş doyumunu azaltır.

-          Sorumluluk: Devamlı ilişki içinde olunan meslek gruplarında sık karşılaşılan bir durumdur. Sorumluluk alma kişide belirli durumlarda özgüven hissi yaratacağı gibi yüksek sorumluluk, kalp basıncı, kalp hastalıkları ve kolesterol düzeylerinde artış ile birlikte, tükenmişlik sendromları ve kişiliksizleşme gibi problemlere neden olur.

8- Kariyer Gelişimi: Kariyer gelişiminin önündeki engeller kişide strese neden olan bir etmendir. Belirleyici 2 temel unsuru bulunur;

-İş güvencesinin olmaması ve düşük ücret,

-İşte eskimiş olarak görülme

Yükselmesi engellenen bireyde, bıkkınlık, moral bozukluğu ve işe karşı isteksizlik oluşur. Aynı şekilde hızlı yükselme gösteren bireyde de eğer ki çalışana kapasitesinin üzerinde bir sorumluluk yüklenmişse, işten soğuma, bıkma eskiye dönme gibi durumlar baş gösterir. Diğer yandan düşük maaşlı ve garantisiz iş, bireyde uzaklaşma isteğini ve dolayısıyla da stresi beraberinde getirir.

9- İş ve İş Dışı Yaşam Etkileşimi: İş, aile ve sosyal çevre etrafında yaşantısını sürdüren bireyin zaman zaman iş hayatını, sosyal çevresi veya aile yaşamı etkilerken, aksi durumlar da kişinin yaşamına etki edebilmektedir. Çeşitli başlıklarda toplanmıştır:

-          İşte Şiddet: AB’de yapılan bir araştırmada 3 milyon işçinin iş yerinde cinsel tacize uğradığı, 6 milyon işçinin fiziksel şiddet gördüğü ve 12 milyon işçinin de psikolojik şiddete maruz kaldığı saptanmıştır. Rakamlar göz önüne alındığında, iş yaşamında şiddet boyutlarının ciddi oranlarda olduğunu ve bu durumun kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığını ciddi oranda etkilediğini söylemek yanlış olmayacaktır.

 

-          İş-Ev Çatışması: Yalnızca iş-ev değil, iş ve sosyal yaşam arasındaki çatışmayı da etkiler.

 

-          İş-Aile Çatışması: Bu çatışma daha çok evde küçük çocuğu bulunan kadın çalışanlarda kendini gösterir. Orta sınıf ve yönetici ailelerinde, kadınların evdeki rollerinin de erkeğin işini desteklemek olarak görüldüğü saptanmıştır.

Tüm bunlar dikkate alındığında kişinin iş, aile ve sosyal yaşamı arasındaki etkileşimi, strese ve buna bağlı olarak gelişen çeşitli sorunlara yol açabildiğine işaret eder.

10- Kurum Kültürü: Son olarak iş yerindeki yetersiz iletişim, sorunların çözümünde ve kişisel gelişim konularında yeterli desteğin alınamaması ve şirket hedeflerinin çalışanlar tarafından bilinmemesi, bireyi strese ve bulunduğu yerden uzaklaşma isteğine iten durumlardır.

Özetle iş yaşamını etkileyen psikososyolojik etmenler, çalışanları strese ve stresin doğuracağı çeşitli ruhsal ve fiziksel hastalıklara iter. Ruh sağlığınızı etkileyebilecek yukarıda sıralanmış problemlerden korunmak, sizi daha mutlu bir birey haline getirecektir.

Cehar Dudayev Caddesi, Kanuni Nazım Bey Sokak No: 4/B Örnek Mahallesi 34704 Ataşehir / İstanbul